31 Ocak 2011 Pazartesi

Lazanya... Garfield 'in kulakları çınlasın :)

    Dün  keşfettim ki  lazanya  yapmak  fırında makarna yapmaktan daha  kolay ve  çok çok daha lezzetliymiş.Hazırlanan  soslar aynı (beşamel ve bolonez sos ) Ancak  lazanya   hamurlarını haşlamadığım için  bir işlem eksik oldu:) Ben  Barillanın  lazanyasını aldım ve üstündeki  uygulama  tavsiyesine aynen  uydum .Kullandığım fırın kabı  daha  küçük olsaydı  daha yüksek olacaktı ama çok lezzetliydi.
    Burada  püf noktası  sosları  biraz daha sulu yapmak.

  BOLONEZ SOS:

-300 g  kıyma
-1 büyük kuru soğan
-1 kaşık salça
-1\2 lt. domates  suyu
-3 kaşık zeytinyağı
-kekik,karabiber,kimyon


 BEŞAMEL SOS:

-4 kaşık un
-4 kaşık zeytinyağı
-3 su bardağı süt
-1 yumurta sarısı
- muskat

 YAPILIŞI:


 - Soğanları  doğayıp kıyma ile  kavurdum.Kıyma  suyunu çekince salça, domates sosu ve baharatları  ekleyip pişirdim.Bol sulu olmalı.
- Beşamel sosu hazırladım.Un ve yağı kavurup sütü az az ekleyip hiç durmadan çırpıcı ile karıştırırsanız  hiç topak olmuyor.
 -Fırın kabını  tabanını tereyağı ile  yağladım.Önce  bolonez sos ,sonra beşamel ve üstüne lazanyaları dizip aynı sıra ile elinizdeki sosun miktarına  göre kat kat çıkıyorsunuz..En üstte beşamel sos olmalı.Kaşar rendesini de yayıp fırına veriyorsunuz.Üzerinin kızarması için ızgara  konumunda olmalı.
 
-Yanına  portakal ve ayvalı zeytinyağlı kereviz ve börülce salatası ve  beyaz şarap .....


  Ben  Garfield 'e ulaşamadım  ,Suna ile  beraber afiyetle yedik.Yarısı  daha duruyor. O yüzden yarın izinliyim:)))

30 Ocak 2011 Pazar

Tatil ....

  Ohh  nihayet  beklediğimiz tatil geldi.Evimde olmayı o kadar   seviyorum ki  her koltuğun tadını  çıkarıcam.
Denemek istediğim bir sürü de tarifim var .Biraz da   müze filan gezeriz  Defne ile ,sinema filan ,al sana  tatil bitti bile..
     Sevgili   kuzenim Özgür "hayırlı bir iş" için Amerika 'dan gelmiş.Dün annemlerde toplandık  o yüzden .Yedik içtik  hep beraber.Sonra  maç başladı ve onlar için  hayat durdu (Emre'yi ayrı tutuyorum) FB -TS  maçı imiş.Öyle heyecanlı izliyor ve yorumlar  yapıyorlardı ki ben bile izledim maçı.Ve hayatımda ilk defa bir maça  gitmeyi istedim.Ama takım tutmadan da maça  gidilir mi? Özgür "gidilir " dedi  "hem de çok zevk alırsın" deyince  bizim "alıngan spor" bozuluverdi bu işe."Ferraride  yanıma oturmuyorsun,maça  gideceksin" diye trip  yaptı.Hayır,nasıl bir benzerlik varsa  arada :))


   
                                                    Pür dikkat  maç izlerken:))

  Annemlerin siteye  yeni  bir  köpek gelmiş.Defne  bizden önce  oynamış ,anlata anlata  bitiremedi.Köpeklere  karşı ayrı bir zaafım var ancak öyle cins köpek  düşkünlerine de  gıcık oluyorum.Rahmetli  Şeker 'ciğimizi   seneler önce  sokaktan  almıştık evimize ...


Her neyse   gittik" Sasha  " yı  görmeye.Husky lere  karşı  hep biraz  temkinli olmuşumdur.Sanki hep kaşları çatıkmış gibi gelirdi bana..Ama  o ne tatlı şeydi öyle ,ne oyuncu ,ne şımarık ...Baya bir  oynadık .

    Yani bundan sonra bir de  Sasha  çıktı başımıza..

25 Ocak 2011 Salı

İyi ki Öğretmen olmuşum ...

                                                              (Bingöl -2002)
   


  Kendimi  çok  şanslı bulduğum   konulardan bir tanesi  ( hatta en önemlilerinden  ,eşim ve kızımdan sonra ) işime  aşığım. Alman dili ve ed.  mezunu olmama  rağmen  kendi  bölümümle   ilgili  bir iş yapmayı hiç düşünmedim .Kpss  ye girip  bir kaç  sefer  atamam  yapılmayıp da   ümidimi  kestiğim  anda  babamla  restaurant   işine girmeyi düşünmüştük.Hatta ben Akademi İstanbul 'da  Dünya mutfakları  üzerine  1 ay süren bir kursa  bile gitmiştim.Neyse kısmet işte,  hiç  ummadığım bir anda   atamam  oldu ve ilk  görev yerim  olan Bingöl 'ün  Genç  ilçesine bağlı  Servi  beldesinde  çalışmaya başladım ,  çalıkuşu misali :)))Üzerinden dokuz sene geçmiş...
     Çocuklarla  çalışmak  gerçekten çok zevkli. Şimdiki öğrencilerim  3. sınıf oldular ama   yine de her gün  öyle güzel ,komik  ve sıcak olaylar  yaşıyoruz ki  ...Bazılarını size de  yazayım dedim .
1.  sınıftayız  Özcan diye  sevimli ,yaramaz  ,hafif  kekeme  ,solak  olduğu için de  zor yazan bir  öğrencim vardı .Matematik  dersindeyiz ,basit  toplama  işlemleri  yapıyoruz. Tahtaya bir toplama işlemi  yazdım .Sanırım  10 +8  gibi  bir şeydi. Özcan  orta  sırada  önden  2. sırada  oturuyor.İşlemi yazdı  ve başladı parmaklarını teker  teker  hem sayıp  hem de açmaya. On parmağını da  açtıktan sonra    tabii  sayacak  başka parmağı da kalmayınca   şaşkın şaşkın etrafına bakınmaya başladı.Sonra   önünde   oturan kız  öğrenciye gidip  sekiz  parmağını  açmasını istedi.Kız   ona şaşkın  şaşkın bakarken  işte ben  orada  koptum .Onun yüzü , şaşkınlığı hiç gözümün önünden gitmiyor :)))
                                                              (Bingöl -2002)

24 Ocak 2011 Pazartesi

Karnıbahar Ograten

     Eee baya bir zaman olmuş yazmayalı.Bu arada   bir sürü şey yaptım ama  fotoğraf çekme  işi beni  çok zorluyor.Mutfağı  toplu tutmak lazım, ikide bir el yıkayıp   kare kare  her aşamayı  çekmek  lazım  ...Eee  benim de  performansım  düştü  tabii.O yüzden yanıma bir  fotoğrafçı  arıyorum , yapılanlardan  istediği  kadar  yemek  serbest  :)
    Geçen gün okul çıkışı   Suna 'ya gittim.Karnım aç tabii."Aaa   karnıbahar  ogratenim var" dedi ."Eee  hadi bakiim bir" dedim .Gerçekten  çok  güzeldi.Ben de  uzun zamandır yapmıyordum.Bugün   yapiim bari dedim.
    Hoş,  yapıyorum da kim yiyor sanki ... Neyse  ben yapiim de  balık bilmezse  halik bilir ( bu laf buraya oldumu ki? :))
    Eveet   yemeğe gelelim artık.

    MALZEMELER:
 - 1 kg.  karnıbahar
 - 100-150 gr.  kıyma
 - 1 kuru  soğan
 -  beşamel  sos
 - üzeri için  kaşar  veya tulum  ya da çeçil peyniri

   YAPILIŞI:
 
Karnıbaharı  haşladım. Bu arada  kıymayı   soğan ile  kavurdum.Üzerine  biraz  karabiber ve  kimyon  ekledim . Bu arada  beşamel sosu  hazırladım .Beşameli bu sefer  zeytinyağı ile yaptım. Piştikten sonra  içine  biraz muskat rendeledim.Karnıbaharın üzerine  kıymayı onun üzerine  beşameli  döktüm.Çeçil  peynirini de  koyup fırına verdim.




   Karnıbaharı  haşladım. Bu arada  kıymayı   soğan ile  kavurdum.Üzerine  biraz  karabiber ve  kimyon  ekledim . Bu arada  beşamel sosu  hazırladım .Beşameli bu sefer  zeytinyağı ile yaptım. Piştikten sonra  içine  biraz muskat rendeledim.Karnıbaharın üzerine  kıymayı onun üzerine  beşameli  döktüm.Çeçil  peynirini de  koyup fırına verdim.
    Afiyet  olsun ....
  

10 Ocak 2011 Pazartesi

Yaş 36 - Genç kalma telaşı :))

Saat: 06.30
Yer: Salon -yerde  halının üstü

 Soru:Ne yapıyorum?
Cevap:Tibetin gençlik pınarı 5 hareketi

   Haftaya  yeni  gençlik kürümle,  yeni bir başlangıç yaptım. Olay şuymuş arkadaşlar.Emekli  bir İngiliz  subay ,gitmiş yerinde  bizzat   görmüş  -öğrenmiş sonra da   kitabında  anlatmış  bu  gençlik  pınarı  5 hareketi.İş tabii  sadece  hareketlerle bitmiyor,beslenmeyle  ilgili bilgiler de var.Ancak ben  kitabı  henüz edinemedim ,  o yüzden önce hareketlerle  başladım işe.
   Hareketleri  önce ilk hafta 3'er tane yaparak başlıyorsunuz.Sonra  her  hafta  her hareketin sayısını 2'şer  arttırıyorsunuz.Böylece   21 sayısına   ulaştığınızda   bir bakıyorsunuz ki  aynaya  ,  o da kim ?Yok benim  böyle bir beklentim yok tabii de  sağlıklı ve  yorucu  olmadığı için bir deneyim dedim . 
  Bugün ilk günüm olduğu   ve hareketleri  henüz tam öğrenemediğim için  biraz  komikti . Çünkü yattığım yerden  masa üstündeki  bilgisayardan hareketlere  bakıp  tekrar   yere  yatana kadar   "ay nasıldı yaa"  deyip  tekrar  kalkıp  bakıp yatmak  biraz uğraştırıcı oldu .Yarına daha ergonomik bir düzen hazırlamalıyım :)

Hareketleri  merak edenler için:
Birinci hareket:
Faydaları : Dolaşımı geliştirerek varisli damarlar, osteoporoz ve bas ağrılarına iyi geliyor. Her gün yapmak tüm bedeni gençleştiren bir süreci başlatabilir.


İkinci hareket:
Faydaları : Tiroit bezi, böbreküstü bezleri, böbrekler, sindirim organları ve prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organlar ve bezler üzerinde onarıcı bir etkisi var. Arterit, osteoporoz, düzensiz regller, menopoz semptomları, sindirim ve bağırsak sorunları, sırt ağrısı, bacak ve boyunlardaki sertliğe iyi geliyor.

Üçüncü hareket:
Faydaları : İkinci gibi üçüncü de tiroit bezlerini, böbreküstü bezleri, böbrekleri, sindirim sistemi organlarını ve prostat ile rahmi de içine alarak cinsel organları gençleştiriyor. Menopoza girmiş ve düzensiz veya tembel regl dönemleri geçirme eğilimindeki kadınlar için özellikle iyi.
.

Dördüncü hareket:
Faydaları : Tiroit bezi, sindirim sistemi, prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organları ve bezleri dolaşım ve lenfatik akış üzerinde canlılık veren bir etkisi var. Karın bölgesini, uylukları, kolları ve omuzları güçlendirir. eğer sinüs tıkanıklığınız varsa bu hareketin burun deliklerinizi açtığını da fark edebilirsiniz
Beşinci hareket:
Faydaları : bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olan dolaşım ve lenfatik akışın geliştirilmesine yardımcı olur. Derin soluk alıp vermeyi, enerji ve canlılığı uyarır. Diğer hareketlerde olduğu gibi özellikle menopoz ve düzensiz regl dönemleri semptomlarını hafifletiyor.
Resimler  alıntıdır.

9 Ocak 2011 Pazar

Mantarlı ekmek

   İçime doğmuş gibi  ( Emre 'nin    lahanayı  yemeyeceği ) hadi dedim  bir şey daha yapayım
Malzeme  çok az   ama sonuç mükemmel.

Malzemeler:

- 400 gr  mantar
- 2  büyük boy soğan
- 4-5  dilim kepek  ekmeği
- 2 diş  sarımsak
- 1 kesme  şeker
- kimyon, kekik
- zeytinyağı


Tavaya zeytinyağını  koyup ,sarımsağı  çevirip  aromasını  bırakınca , geri alıyorum. Piyazlık  doğradığım  soğanları  atıyorum içine.Burada amaç soğanları   karamalize  etmek olduğu için   ateş  yüksek olmalı .Kesme şekeri de içine  atıyorum ve renginin  değişmesini beklerken  mantarları  ince ince doğruyorum.Soğanlar  kavrulunca   ,mantarları içine atıyorum. Mantarlar suyunu bırakıp çekince  , kekik ve kimyonu atıyorum.
 Bu  arada   ekmekleri  fırın tepsisine dizip  üstüne  mantarları  ,onunda  üstüne peyniri  koyup ,fırına  veriyorum .
Sadece  peynirleri  eritip  kızartmak istediğim için  ızgara konumunda  5 dak  tutuyorum.




Sonuç   harika  oluyor ....

Çakma Lahana Sarması :))

  Dün   tam yemek  yapma modumdaydım.Cumadan haşlanmış   lahana  yaprakları vardı.Ama   öyle uzun uzun  sarmakla  vakit  harcamak  istemedim.
  2 soğan , 1 bardak yıkanmış  pirinç, 300 gr kıyma  ,  kendi yaptığımız domates sosu, kimyon,karabiber ,kekik ,salça , kıyılmış maydanozdan  oluşan  iç  malzemelerini  hazırladım.





 Tencereye,  bir kat  lahana , bir kat iç  koymak  suretiyle  4-5 kat çıktım.Sonra   su  koymayı  unuttum ve dibi  tuttu:) Su koymayı   unuttuğumu  fark ettiğimde  30 dak. geçmişti   zaten. " Pişmiş aşa  su katılmaz "ama  ben mecburen  kattım .Çok da   lezzetli oldu  valla .Alt  taraf karamel  kıvamında :))

8 Ocak 2011 Cumartesi

Ne marifetli annem var benim:))

Evet  herkes dikiş dikebilir  , ancak yaratıcılık ve  zevk  katmak   diktiğiniz şeye ,işte marifet  orda.Annem diye demiyorum ama  gerçekten neye elini atsa  harika işler çıkarıyor.Bu satırları  okuyunca  da "aa  gerçekten mi?" diyecek kadar da  alçakgönüllüdür benim annem.
Çocukluğumuzdan beri  bildim bileli bize  diker. Koca kazık olduk hala  dikiyor, Rengin , ben   ve  Defne   de zevkle   giyiyoruz.
Salon koltuklarımız için  yine harika  kırlentler  dikmiş ,bir de   runner  yapmış.Ellerine  sağlık annecim.Bu dikiş  dikme   isteğin  hiiç bitmesin , hatta  kat be kat artsın :)))

5 Ocak 2011 Çarşamba

İçimdeki canavar

   Yaklaşık  1,5 senedir  yeme düzenimi ve alışkanlıklarımı  oldukça  değiştirdim.Her şeyi  yiyorum ama   az  yiyip   karnımı tam  doldurmadan  yemekten kalkıyorum.  Çevremdekilere de   baya  bir ahkam kesiyorum".Zor değil sadece  beyni şartlandırmak ile ilgili." diyorum.
Ancaaak  her ayın "belirli " dönemlerinde  bütün kontrolümü kaybediyorum .Sanki  bedenimi  bir  tatlı canavarı  ele geçiriyor. Şu  "the  exorcist" deki  kız gibi  değişiveriyorum . Geceyarısı   uyanıyorum  bi ses  :
"Mutfağa git "diyor.Gidiyorum.
"Dolabı aç".Açıyorum.
"Al o fındık ezmesini".
-Kayısı  kurusu yesem?  
"Dediğimi yap"
 -Peki. Sadece bir kaşık diyorum kendi kendime  ve film orda   kopuyor işte .Kendime  geldiğimde    önümde  boş  çikolata  kağıtları , tahin -pekmez  bulaşıklı  bir kase  ve boş  fındık ezmesi  kavanozu duruyor.İçimde ise  koca  bir pişmanlık ....
   İşte  bu zamanlarda  içimdeki  canavara  bir "yuh "  demek  istiyorum.

Kremalı -sebzeli tavuk

Eveeet sevgili   izleyenleriiim, bugün sizee  kremalı  tavuk tarifi vericem.:)))
Çok fena havaya  girdim valla.Kendimi yemek  programı sunucusu  kıvamında  hissediyorum.Olsun motivasyon için herşey  yapılır.
 Malzemeler:
-600  gr.  tavuk eti( ben  kemiksiz  kalça  tercih ediyorum)
-2  kabak
-2 kırmızı biber
-2  yeşil  biber
- 2 havuç
- soya sosu
- krema


 Tavukları kuşbaşı doğrayıp,az  yağda  pişiriyorum.Pişerken kapağını kapatmıyorum ki   suyunu bırakmasın .Böyle  daha lezzetli oluyor.Pişmesine yakın  kimyon, kekik ve soya sosu koyuyorum.
Tavuk pişerken   tüm   sebzeleri   jülyen doğrayıp   başka bir tavada  az zeytinyağında sote ediyorum.Sebzeleri   pişme sırasına göre  havuç,kabak,biberler  olarak  soteliyorum.Tavuk ve  sebzeler pişince   aynı tavaya  alıp   ,karıştırıp, kremayı ekliyorum. Krema  fokurdayınca  altını  kapatıp , üzerine  kıyılmış  maydanoz  ekliyorum.








Bunun  yanına  tabii  ki  pilav  çok yakışırdı ama   yeterince  kalorili  bir yemek olduğu için ben salata ile yetiniyorum :))
Afiyet olsun   sevgili  izleyenlerim,bir dahaki  programda  görüşmek üzere sağlıcakla  kalın ,hoşçakalın ......

3 Ocak 2011 Pazartesi

Maydanozlu omlet ve roka salatası

     Sabah yağmur sesiyle uyanmıştım ya hani, yağmurun sevincini  yaşarken beynimde şu soru çaktı:"Akşama  ne yiyeceğiz?"Allahım  bu nasıl  bir  sorumluluktur yaa ,normal bir insan  uyanır uyanmaz  bu mu gelir aklına?Analık işte :))))))))
     Her neyse  ,akşamdan hiç bir  hazırlık yapmadığım için  sabah da paçalarım tutuştu.Allahtan son derece anlayışlı ve her yaptığımı beğenen  bir  eşe  sahibim.Ama  kızım  sağolsun pek bi uyuz.Sabah akşam yoğurt -yulaf yesin o ...
     Ben de patatesli omlet  yapmaya  karar vermiştim  sabahtan .Eve  gelince  patateslerin  filizlenmiş olduğunu görünce  ,omlet maydanozlu oldu.Yanına da  bir roka  salatası  ,mmm .İçinde   1demet  roka ,az maydanoz ,çökelek,ceviz,elma sirkesi ve zeytinyağı var.Üzerine  biraz yabanmersini de  koydum   pek  bir havalı oldu  valla.Omlette bir numara yok ama salata  süper .
  Sonra  Emre  arayıp  yemeğe gelemeyeceğini  söyleyince  , biz de  kızımla  başbaşa yedik
 Defne bugün  okul kütüphanesinden    ilk kitabını  aldığı için  çok  heyecanlıydı.Ben yemek  yaparken   o da bana kitabını  okudu .

2 Ocak 2011 Pazar

Yağmur ...

Sabahın   6 sında  ne dürttü beni ?Yat  di mi yatağında, yok .Yağmur öyle güzel yağıyor ki,yatamadım işte..

Bazı insanlar için yağmurlu havalar  kasvetli ve iç sıkıcı  olabiliyor iken(ki hiç anlayamıyorum onları)   benim için tam tersi.Benim içimde güneş açıyor,daha mutlu ,heyecanlı  ve enerjik oluyorum.

Şu cama vuran  yağmurun sesi ,en güzel seslerden bence...Kokusu ayrı güzel ,sesi ayrı...

Yine çocukluğumdan bir anı :3-4 yaşlarındayım.Bir gece  önce   yağmur yağmış ,her yerde  su birikintileri.Oynamak için sokağa çıkıyorum.Heralde ilkbahar olsa gerek.Mahallemizdeki boş bir arsada ,büyükçe bir su birikintisini  gözüme kestiriyorum .Ayakkabılarımı çıkarıp, havuza  girer  gibi  giriyorum içine.Çok mutluyum,şlap  şlap  vuruyorum  suya,kendimce yüzüyorum.Taa ki  mahalledeki bütün  çocukların çok korktuğu ,komşumuz Behice Teyzeyi dibimde fark edene kadar.Ayakkabılarımı filan bırakıp, yalınayak   eve zor atıyorum kendimi  : ))

1 Ocak 2011 Cumartesi

Mutluluk nedir??



Mutluluğun Resmi

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba'nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?

Nazım Hikmet

...böyle   sormuş ya Nazım    kadim dostuna.Peki o ne demiş ?
 

Mutlulugun Resmi

Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşka
işçiler gözler yolunu.
inebilseydin o vapurdan
Ayağında Varnanın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik Meserret Kahvesine,
ilk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler...
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiyeyi
bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.

işte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
ne boya...

Abidin Dino

....diye cevap vermiş..Tabii bununla da yetinmemiş ,döktürmüş tuvaline....




    Vee insan kendine sormadan  edemiyor:Benim için mutluluk nedir??


Çok mu zor "mutluyum" demek.Evet.Aslında hayır.Çünkü   insan      kendini nasıl programlarsa  öyle  devam ediyor.Kendinizi  mutluluğa programlarsanız  her şey  sizi mutlu ediyor:  arkadaşla içilen kahve ,işten gelince temiz bir ev bulmak,  her gün sevdiğin işe gitmek  ve 22 çift sevgi dolu gözün sana bakması, 11 yıl  boyunca   istisnasız her akşam eve        geldiğinde  güleyüzle "merhaba   aşkım"deyip dudağından  öpen bir eş  ,tabii ki   sağlıklı  bir  çocuk  sahibi olmak vee  süper      bir  anne -babanın çocuğu olmak....


 Mutluluk   bir patikaya  benzermiş. Ne  kadar çok  oradan yürürseniz o patika  yola,sonra da işlek bir caddeye  dönüşürmüş...


                            MUTLU  SENELER............